Depremlerin yerini önceden bilen adam Şener Üşümezsoy Celal Şengör’ü çatlatacak deprem açıklaması yaptı

YENİÇAĞ – Merve KIZILALP

Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, Celal Şengör’ün Şener Üşemezsoy hakkında “zırcahil” söylemine dün Yeniçağ’da yanıt verdi.

Üşümezsoy, Celal Şengör’ün kendi bilimsel kimliği yok olduğunda hayatını kaybetmiş olan Aral Okay’ın kimliğiyle onun haritaları üzerinden depremleri yorumladığına değindi. Ancak Üşümezsoy bugün, Şengör’ün son benimsediği Aral Okay’ın “Adalar Fayı ve Orta Marmara Fayı da Kuzey Anadolu fayı değil.” modelinin de doğru olmadığını söyledi.

Şengör’ün iddiasına yanıt veren Üşümezsoy “Yukarıdaki harita Üşümezsoy’un Çubuklu Gemisi’nin batimetrileri ve TPAO(Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nun ve MTA(Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü)’nın binlerce kilometrelik sismik izleri inceleyerek çizdiği modeldir ve yurt dışında Deformation Tektonics ve Revoloji toplantılarında sunduğu çalışmaların sonucu ortaya çıkan ve 4 kitabında da yayınlanan haritasıdır” dedi.

“CELAL ŞENGÖR VE LE PİJON ARAL OKAY’IN KİMLİĞİNE BÜRÜNDÜ”

“Le Pijon ve Şengör kendi ileri sürdükleri bilimsel kimlikleri ölünce karşı çıktıkları Aral Okay’ın bilimsel kimliğini girdi” diyen Üşümezsoy “Aral Okay’ın bilimsel kimliğini reankarne ettiler ve onun kimliği ile ortaya çıktılar ama o kimlik de tarafımızdan eleştirildi” dedi.

Kendisinin yurt dışında yapılmış çalışmalarının olmadığını iddia eden Şengör’e yanıt olarak Üşümezsoy yaptığı çalışmaları şöyle açıkladı:

“Revoloji” yani kayaların minarellerinin değişimi, “Deformation” yani biçim değiştirme ve “Tektonics” yani fayların mekanizması üzerine Üşümezsoy, bu sempozyumlara Türkiye’den katılan tek kişidir. Kırılma fiziği, deformasyon ve revoloji üzerine arazide ve mikroskopta 3 boyutlu çalışan ve yayınları olan, bu yayınları da yurt dışındaki sempozyumlarda ortaya koymuştur.

Üşümezsoy, yukarıda görülen haritada Yalova-Çınarcık çukurunun güney kenarından doğu-batı gidişli Kuzey Andolu Fayı’nın görüldüğünü belirtti. Bu fayın 1894’de kırıldığını Ronaldo Armijo tarafından ortaya konulduğunu belirtti. 1999 depreminden önce bu fayın kırıldığını ifade etti. 1999 depremiyle beraber Gölcük çukurundan, Sapanca’nın güneyinden ve Körfez’in çıkışından ve Çınar çukurunun güneyinden geçen fay hattının 1999 ve 1894’te stresini boşalttığını ve bu yüzden de İstanbul’da büyük bir deprem oluşturduğunu söyledi.

“BİR HARİTA ÜZERİNE 4 KİTAP YAZDIM”

Buna karşılık Üşümezsoy’un vurguladığı yalnızca Kumburgaz Çukurundaki yani “orta sırt” dediğimiz Küçükçekmece ve Avcılar karşısındaki sırtın, batısındaki çukurda olan bir fay olduğuna değindi. 2001’de Üşümezsoy’un çizdiği ve bunun üzerine çalıştığı, yayınlar hazırladığı haritadır. Bu harita üzerine 4 kitap yazmıştır. Bu harita üzerine 10’a yakın bildiriyi Revoloji Deformation ve Tektonics toplantılarında sunmuştur.

Görüldüğü gibi, Rolando Armijo ve 30 arkadaşıyla yayınladıkları 3G (Geoloji, Geodazi ve Geofizik) adlı büyük yayında 1999 ve 1894 depremlerinde Çınar çukurunun güneyinde fayın kırıldığı ortaya çıkmıştır. Bu da o zaman 1766’den beri Marmara’da depremi olmadı tezini çürüten bir olgudur ve İstanbul’a risk getiren fay görüldüğü gibi 1894’de kırılmıştır.

Rolando Armijo’yu, Le Pijon tezini kanıtlamak için getirdikleri halde Armijo’nun bu çalışmaları da Le Pijon ve Şengör’ün “büyük kıyamet tezi”nin tabutuna çivi çakılmıştır.

“LE PİJON VE ŞENGÖR ARAL OKAY’IN NİLİMSEL KİMLİĞİNE BÜRÜNDÜ”

Üşümezsoy; Le Pijon ve Şengör’ün, kendi ileri sürdükleri kimlikleri ölünce, birinci ve ikinci modelde karşı çıktıkları Aral Okay’ın bilimsel kimliğine girdiklerini açıkladı.

Okay’ın bilimsel kimliğinin Le Pijon ve Celal Şengör tarafından reankarnasyona uğradığını belirterek onun kimliğiyle ortaya çıktıklarını açıkladı. Ama bu kimliğin de Üşümezsoy tarafından eleştirildiğini söyledi.

Le Pijon ve Şengör’ün Aral Okay’dan kopyaladığı modeli ilk olarak Ronaldo Armijo’nun eleştirdiğini belirten Üşümezsoy, Armijo’nun “Adalar fayının düşey bir fay olduğunu, Kuzey Anadolu fayı olmadığını, bu tezi Le Pijon ve Şengör 1999’dan beri söyledikleri halde Aral Okay’ın kimliğine bürününce bu fayın Kuzey Anadolu fayı olarak kabul etmişlerdir” dediğini söyledi.

ADALAR FAYI ÖLÜ BİR FAYDIR

Oysa Şener Üşümezsoy tarafından yapılan çalışmalarda Adalar fayının sismik kesitlerde tam düşey bir fay olduğu ama ölü bir fay olduğu ortaya çıktı. Bu fayın batıya doğru devam eden, Küçükçekmece’ye kadar giden kesim yan atılım bir fayla eşlik etmemektedir o da düşey bir faydır. Bu durumda adalar fayı çalışmaz. Zaten Üşümeszoy da jeolojik olarak bu fayın ölü bir fay olduğunu belirtti.

ARMİJO’NUN HATASI NEYDİ?

Armijo’nun da hatasını açıklayan Üşümezsoy, Adalar fayını doğu-batı gidişli olduğu var sayılan Yeşilköy- Küçükçekmece arasındaki yan atımlı fayla çekilerek anlaşıldığı tezi olduğunu ifade etti. Oysa 10 km bir fayın 65 km’lik bir fay hattını 4 km değiştirecek bir fay hattı olmadığını söyledi. Kuzey Anadolu fayı yan atılımla çekilecek ve yana ayrılacak fayda olamaz, dolayısıyla bu da büyük bir hatadır.

Üşümezsoy, Aral Okay’ın ileri sürdüğü modelin, Adalar Fayı ve Orta Marmara Fayı tezinin Le Pijon ve Şengör tarafından eleştirildiğini ve iki modelinde de Adalar Fayı ve Orta Marmara Fayı’ndan uzakta fay çizmiş olduklarını söyledi. Ama bunun sezgisel olduğu için, verileri doldurmadığı için ayakta duramayacak bir tez olduğunu söyledi. Bu da Celal Şengör ve Le Pijon’un bilimsel kimliğinin, deprem kimliğinin, bütün bilim adamları tarafından eleştirilmesine sebep olduğunu belirtti.

“3 KEZ ARAL OKAY’IN MODELİNİ BENİMSEDİLER”

Daha sonralarında ise Aral Okay’ın modelinin üçüncü kez aynen benimsendiğini söyleyen Üşümezsoy, Le Pijon ve Şengör’ün kimliklerinin tekrar öldüğünü söyledi.

Yukarıda görülen ise Armijo’nun çizdiği noktalı haritadır. Şekilde görüldüğü gibi arada beyaz çizilmiş bir boşluk bulunur. Bu boşluk 70 kmlik bir faydır. Bu haritayla 7’lik deprem tezini bütünüyle çürütmektedir.

Türkiye’deki jeologların genellikle jeomorfolojik çizimlere bakarak, Adalar fayının kuzey kenarındaki çöküntüye bakarak, orayı Kuzey Anadolu fayı olarak yorumladığına değinen Şener Üşümezsoy, bunun bir aslında kırılma fiziği bilmemekten, deformasyon, revoloji teknolojisinden uzak kalmaktan kaynaklandığını söyledi.

BİLİMSEL KİMLİK NASIL ÖLÜR?

Bilimsel kimliklerin ölümünün, tezlerinin ölümüyle yani tezlerini hikaye edilmesiyle başladığını söyleyen Üşümezsoy, bu tezlerin hikaye edildikten sonra karşı tezin kabul etmesiyle gerçekleştiğini belirtti.

Şener Üşümezsoy “Bu anlamda Aral Okay’ın modelini benimseyen Le Pijon’un ve Celal Şengör’ün birbirleriyle olan çalışmaları sonrası Armijo’nun çıkıp eleştirmesi onların kimliğini öldürmüştür.” dedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir